Masiva

6 Ekim 2014 Pazartesi

Kaybolmuş Dünyalar

Yaşadığımız evrende, etrafımızda bin türlü insanlar bulunuyordu.Kimileri ailemiz kimileri arkadaşımız olduğunu söyleyen insanlar. Kaybolmuş her bir ruhun ait olduğu bir beden vardı. Kaybolmuş dediğime bakmayın yeri belli kimliği belli lâkin amacı asla belli olmayan ruhlar. Benim ruhum asla bir düzende olmadı. Kanayan kocaman bir yara sürekli ateş alan bir ruh gibi paramparça oluyordum. Etrafımdakileri insanlardan muhtac olduğum sevgiyi gördükce daha da çok güveniyordum. Gördüğüm her sevginin bir gün sahte olduğunu görsemde her seferinde birkez daha kapılıyordum. her seferinde birkez daha uzanıyordum o ellere. Tutusunlar beni diye birkez daha sarılıyordum. Hep temiz bir kalbim olduğunu söylerlerdi. bunu hissederek yaşadım lâkin yakın zamanlarda sanki kirleniyordu bu kalp. Kullanılmayan bir kap ve pas tutmaya başlamış gibi. Uzaklarda bir yerde belki beni gerçekten seven birileri vardı. Real hayatın sıkıntılarından kaçar gibi sığınıyordum sanal sessizliğe levh-i kalemde yazılmış olan şeyler evrah-ı ezelde yolundaydı her daim. Yaşım daha 18di ama gördüklerim yaşadıklarım beni 70 yaşında tonton bir nine hissine sürüklüyordu. Kocaman bir yanım eksikti. Hiç bir zaman tamamlanmayacak olan yanımı sahte sevgilerle doldurmaya çalışıyordum. Ruhum kayıptı belki ama kalbim sanki hiç olmamıştı. Etrafıma bakıyor insanların çektiği acılardan kendime bir pay çıkatrıyorudm. Ya benim ki de böyle olsaydı? Daha kötüleride var diyerek avunuyordum. Evet daha kötüleri de var. Ama ya daha iyileri? Daha iyileri ne olucak. Neden onlara bakıp böyle olamıyorum demiyorum. Neden daha kötüleride var diyip teselli etmeye çalışıyorum kendimi. Daha kötülerinin olması acımı dindirmiyorki. Hep derler ki bir insanın yüzü güzel olacağına kaderi güzel olsun. Benim güzel olan yönüm hangisiydi? En çok bu zorluyordu ya beni. Hep sustum anlatacaklarımı dile getiremediğim için sustum ve izledim. İnsanlar neler diyordu öyle. Neler anlatıyordu. En ufak sorunu kocaman bir şekilde anlatıyorlardı. Sanki hayatlarındaki en önemli insanı kaybetmiş gbi bir yanları yarım kalmış diğer yanıda hiç tamamlanmamış hayata sıfır başlayan bir kalp gibi gösteriyolardı kendini. Halbuki hiç biri öyle değildi. Hepsi tamdı.  Beynimde dönüp dolaşan 10 bin kelimenin içinden toplayıp 10 kelime yazamıyorum. Sanırım benden bu kadar. Saman ateşi gibi sönen öfkem ve kinim hayatımın en berbat şeyi ve bana noktayı koydurtan en büyük etken.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder